Çiçeklenmeler

4/5

“Birinden o kadar uzun zamandır, belki de hiçbir zaman bir şey istememiştim ki, sorarken sesim titredi çocuk gibi.”

Melisa Kesmez’in son romanı Çiçeklenmeler’i Mart ayının başlarında okudum. Minicik bir novella, hatta belki bir uzun öykü. Kocasını kaybeden bir kadının; Türkan’ın kocasını kaybedip kendini bulmasının öyküsü aslında. Bulmasının ve çiçeklenmesinin öyküsü.

Kitap iki bölümden oluşuyor, gördüğüm kadarıyla çoğunluk ilk bölümü, yani Türkan’ın aslında hiçbir zaman gerçek bir ilişki kuramadığı kocası Orhan’ın yasını tutuşunun anlatıldığı kısmı sevmiş. Bu kısım bana kendi kişisel tecrübemden de ötürü epeyce dokundu ama ben kitaba ismini veren ikinci bölümü de çok sevdim. İçimi umutla, çiçeklerle doldurdu. Kendi hayatının figüranı olmuş bir kadının hikayeyi baştan yazmasının öyküsünü okuyoruz ikinci bölümde. Pek çok insana ikna edici gelmemiş bu bölüm, anlıyorum ama ben insanların bu denli büyük dönüşümler yaşayabileceğine, kendilerini bile şaşırtacak biçimde davranabileceklerine inanan biri olarak yazarın anlattığı hikayeye teslim olmayı seçtim ve iyi geldi bana bu. Belki biraz temenni gibi de okudum bu bölümü – hepimiz mümkün olduğunu hayal edersek, inanırsak olur çünkü, olmaz mı?

Yine de bu ikinci kısım daha uzun olsa, Türkan’ın dönüşümü, kafa karışıklığı, çekincesi, kaygısı, korkusu, ürkek adımları daha detaylı anlatılsa roman çok daha zenginleşirdi diye düşünüyorum. Buradaki hikaye bir novelladan daha fazlası olmayı hak ediyor bence, Türkan’ın iç sesini daha çok duymayı isterdim, bu kısmın daha geniş tutulması ikna edicilik sorununu da aşmasını sağlardı bence.

Ezcümle, temel meselesi kısalığı olan bir roman bence Çiçeklenmeler. Ben sevdim. Keşke Melisa Kesmez daha uzun yazsa, zaten kelimeleri yumuşacık; insanı okşuyor gibi, anlattıkları tanıdık – uzun uzun yazsa da okunur, hem de ne güzel okunur.

*Yayınevi gözüktüğü için #reklam

Bu konuda daha fazla şey
Kütüphanemdeki diğer Melisa Kesmez kitapları

Bu yazarın kütüphanemde başka bir kitabı bulunmamaktadır.