“Kim bilir belki bir gün tam tersi doğarız. Yani, ben senin annen olurum sen de benim çocuğum olursun.. Ama ben o zaman sana, sen de benim kadar olana dek bekleyeceğimi söylerim.”
Margit Schreiner’ın epeydir okumak istediğim Ayrılık Üçlemesi’ne sonunda Çıplak Babalar ile başladım. Ne diyeyim, mahvetti beni. Şayet benim gibi babasına çok düşkün ve onun yaşlandığını gördükçe içten içe korkudan korkuya sürüklenen bir kız çocuğuysanız muhtemelen sizi de mahvedecektir. Ona göre karar verin.
Çok süssüz ve sahici bir metin bu. İçinde öyle büyük cümleler, ihtişamlı tespitler, unutulmaz bir hikaye filan yok, tam da o yüzden bu kadar çarpıcı. Alzheimer olan ve son aylarını bir bakım evinde geçirdikten sonra ölen babasının ardından yazıyor anlatıcımız. O son ayları anlatıyor, anlatırken bir yandan da zihni onu çocukluğuna götürüyor, babasını anıyor. Yasın en temel dinamiklerinden biri olan bir şeye sabitlenme, takılıp kalma, sürekli geri dönme halini öyle güzel vermiş ki – durmadan babasının takma dişlerine dair bir şeyler söylemesi, aklının sürekli orada olması bence çok vurucuydu.
Her ne kadar son derece kişisel bir öykü de olsa anlattığı, bir yandan da yaşadıkları yerin değişimini de anlatıyor. Kapanmış fabrika, kirli sosyal konutlar, bakımsız ağaçlar, kurumuş çimenler… Babasının gidişi bir devrin de kapanışı: bir kuşak giderken içinde yaşadığı dünyayı da beraberinde götürüyor. Aralara sıkıştırdığı detaylar, sadece babanın değil kentin de yaşlanışını anlatması da çok etkileyiciydi.
Ezcümle, çok sevdim. Çok iyi yazılmış, çok katmanlı, duygusu çok kuvvetli bir metin.
Şununla bitsin: “Hadi babacığım, sana sarılayım. Sen de ben boynunda asılıyken daireler çizerek dönersin. Mavi gökyüzü etrafımızda uçuşur, o beyaz bulut her defasında daha hızlı geri gelir. Eğer başın dönecek olursa öteki yönde dönebilirsin, ben de dönen gökyüzünün altında öteki yöne uçarım.”
Bir not: üçleme nedense dilimize ters sırayla çevrildi, son çıkan bu ama aslında Almancada ilk yayınlanan kitap. Gerçi hikayeler birbirinden bağımsız, sadece ayrılık teması etrafında birleşiyorlar, dolayısıyla sıralamanın çok bir önemi yok ama yine de belirtmek istedim.