Italo Svevo, tanışmayı mütemadiyen ertelediğim yazarlardan biri. Oluyor işte böyle bazen. Zeno’nun Bilinci ne zamandır kütüphanemde bekliyor mesela. Kendi kendime yarattığım fikir yüzünden muhtemelen, cesaret edemiyorum bir türlü. Neyse, oraya da varacak yolum illaki. Ondan evvel bir yerden başlayayım artık diyerek öykülerini aldım elime. En azından öyküler özelinde korkulacak bir şey yokmuş, onu anladım.
Deneysel ve Fantastik Öyküler adıyla basılmış bir derleme bu, Il Racconti kitabının ikinci bölümünden alınan altı öyküyü içeriyormuş. Bu öyküleri fantastik kılan ne açıkçası bilmiyorum, birkaç şey dışında çok fantastik bir şey yok içlerinde. Deneysellik namına da pek bir şey yok aslında, öykülerin hepsinin yarım olması, kiminin cümlenin ortasında bitmesi dışında deneysel bir durum görmedim valla. Neyse.
Svevo’nun dilini sevdim, önce onu diyeyim. Sakin, akıcı, yalın. Her öykü kitabında olduğu gibi bunda da iyi ve ortalama öyküler var. İlk öykü olan Nazar ile bir köpeğin ağzından yazılmış son öykü Argo ile Sahibi çok iyiydi örneğin, özellikle bu sonuncusu. İnsanların dünyasında hayatta kalmaya çalışan bir köpek ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi sanırım; birinci tekil / üçüncü tekil arasındaki geçişler de müthiş bir zenginlik katmıştı metne, epey sevdim. (Bu uzun öykü daha önce bir novella olarak tek başına da basılmış Türkçede, bakarken öğrendim.)
Açıkçası Svevo’ya dair bir duygu geliştirecek denli nüfuz etmedi öyküler bana, hala kendisini tanımak ve anlamaktan uzak olduğumu düşünüyorum, o nedenle çok atıp tutmayayım ve tez zamanda Zeno’nun Bilinci’ni okuyayım bence iyisi mi. Evet.