“Artık kış yaklaşıyordu, ama bahar, bir saka kuşu gibi ışıltılı, parlak bahar yine gelecekti, sonra da uzun, sıcak, zerrin sarısı yaz günleri.”
Gerald Durrell’ın Korfu üçlemesine devam ediyorum, ikinci kitabı bitirmemle beraber “nasıl gidiliyor ulan bu Korfu’ya” diye bakarken buldum kendimi. Abi Lawrence Durrell’ın peşinden Avignon ve Rodos’a gitmemin ardından anlaşılan bu kez küçük kardeşin peşinden Korfu’da bulacağım kendimi, zira okudukça bağlanıyorum adaya, hayatımın bir noktasında görmeden edemeyeceğim sanırım. Bir yeri olağanüstü atmosferik anlatmak Durrell ailesinde genetik herhalde, hakkımda hayırlısı!
Korfu Üçlemesi’nin ikinci kitabı “Kuşlar, Hayvanlar ve Hısım Akraba”. Bu bir devam kitabı sayılmaz: Gerald Durrell ilk kitapta anlattığı aynı dönemi anlatıyor yine, ilk kitapta yer vermediği kimi hadiseleri aktarıyor bu kez. Kitap müthiş komik bir sahneyle açılıyor, ailenin tüm üyeleri (anne ve diğer üç büyük kardeş) ilk kitaba itirazlarını dile getiriyor, bizi ne biçim anlatmışsın filan diye söyleniyorlar, Gerald Durrell da “e iyi, bir daha yazayım o zaman ben” diyip bu sefer herkesin daha da istemediği anıları yazmaya girişiyor!
Yine son derece absürt olayları arka arkaya okuyoruz. Ev ev değil, tımarhane gibi sahiden. Sürekli olarak “sizin yüzünüzden edebiyatımı icra edemiyorum” diye homurdanan ama eve abuk subuk arkadaşlarını toplayıp herkesin huzurunu kaçırmaktan da imtina etmeyen büyük abi Lawrence (son derece huysuz biri oluşuna hiç şaşırmadım, o kitapları yazan adam tam da böyle biriydi zihnimde ve kendisini bu şekliyle sevmiştim zaten), kafayı silahlarla bozmuş sinir küpü abi Leslie, aynı anda hem pek naif hem pek uyanık olmayı başaran, uçlarda savrulan abla Margot, her tür hayvana sonsuz bir merak ve sevgi duyan ve eve sürekli başka bir hayvanla gelen (ayı bile getiriyor!) anlatıcımız Gerry ve tüm bu deliliğin ortasında sürekli örgü örüp “birbirinize kızmayın tatlım” diyen anne Louisa. Sürekli birbirlerine sinirlenen ama bir yandan da birbirlerine büyük bir şefkat ve sevgi duydukları besbelli olan bir ailenin sürreel serüvenleri bunlar.
Mest olarak okuyorum, sırada üçlemenin son kitabı var.