Mektupların Romanı

4/5

“En önemlisi de, gerçeğin hiçbir sözcüğün içinde rahat edememesi. Gerçek, insana dilini yutturur. Şu hayatta yaşanan dişe dokunur şeylerin hiçbiri bir sözcüğün içine sığmaz.”

1961 doğumlu Rus yazar Mihail Şişkin’in pek övülen kitabı Mektupların Romanı’nı sonunda okudum. Çok sevdim, ancak tahmin ettiğim kadar da vurmadı beni. Neden acaba? Adını koyamıyorum vallahi. Yöntemi çok yaratıcı, dili çok güzel, anlattıklarından etkilenmemek imkansız, ancak umduğum “vay canına” etkisini yaratmadı. Beklentim mi çok büyüktü acaba? Neyse.

İki aşığın mektuplaşmalarından müteşekkil bir roman bu, Saşenka ve Vodka. Başladığımda kimin mektubunu okuduğumu karıştıracağıma dair bir endişe duymuştum, sonra mektup başlarındaki ● ve ■ işaretlerini fark ettim; sonrasında buna dahi ihtiyaç olmadığını anladım zira iki anlatıcısını bambaşka konuşturmayı başarmış Şişkin.

Sene 1901, Çin’de çıkan Boksör Ayaklanması’na batılı devletler müdahale ediyor, Vodka da bu nedenle Çin’e, cepheye gidiyor. Mektuplaşmalar böyle başlıyor, birbirleriyle kavuşmak için gün sayan aşıkların nahif, şefkatli, arzulu, yumuşacık mektuplarını okuyoruz başta. Bu mektupları bizden başka okuyan var mı, yerlerine ulaşıyorlar mı, orası meçhul. Zaten de bir noktada mektupların zamanları değişiyor. Vodka 1901’e çakılıp kalmışken, Saşenka için zaman akmaya devam ediyor. Vodka’nın mektuplarında klasik Rus romanlarının dilini, o dönemin karakterlerinin hayatı ve kendilerini sorgulama biçimlerini görmek mümkün, Saşenka’nın mektupları ise çok daha modern bir üslupla yazılmış. Kitabın en güzel oyuncağı buydu sanırım; yazarın zamanı ve dili bükme, yoğurma biçimi.

Her iki anlatıcı de sık sık çocukluklarını anlatıyor, bu yönü biraz bildungsroman tadı da veriyor. Ben en çok buralarını sevdim kitabın. Büyüme ve yaşlanma anlatılarını, özellikle romanın sonlarında Saşenka’nın anne-babasının yaşlılığının anlatıldığı kısımlar çok etkileyiciydi.

Bana bu kitaptan kalan soru şu sanırım: “beklemek nedir?” Saşenka beklemeyi bırakmış mıdır mesela? Bence hayır – çünkü bazı bekleyişler, beklenenden bağımsız olarak sürer işte, usul usul, en derinde, sessizce. Bunu gayet iyi biliyorum. İşte böyle.

Bu konuda daha fazla şey
Kütüphanemdeki diğer Mihail Şişkin kitapları

Bu yazarın kütüphanemde başka bir kitabı bulunmamaktadır.