Alain de Botton’un Aşk Dersleri’ni çok, Aşk Üzerine’sini daha az sevmiştim, Romantik Hareket’ini daha da az sevdim. Diğer iki kitabı da anıyorum burada çünkü benzer sularda yüzüyor yazar yine. 24 yaşındaki Alice ve 31 yaşındaki Eric’in ilişkisinin başlamasını ve bitmesini okuyoruz bu romanda. Roman diyorum ama Alain de Botton her zaman yaptığı gibi sık sık araya girip okurla konuşuyor; türlü düşünürlerden, edebiyattan örnekler iliştiriyor, romanı denememsileştiriyor. Ancak bu kez bence bunu çok fazla yapıyor. Öyle ki, anlattığı hikaye üzerinden akıl yürütmüyor da, hikayeyi akıl yürütmesi için araçsallaştırıyor gibi hissettim okurken.
İlk aşkıyla evlenmeyen her 21. yüzyıl insanının deneyimlediği, üzerine akıl yürüttüğü tanıdık yakınlaşma açmazlarını izliyoruz kitap boyunca. Alice türlü nedenlerle özgüvensiz, Eric’in cazibesine kapılıyor – ki zaten Eric gibi karizmatik bir figürün onu beğenmesi bile yeterli Alice için. İlişki ilerledikçe Alice Eric’in kendisinden çok Eric’e dair kafasındaki fikri sevdiğini fark ediyor; çok güçlü gözüken Eric’in aslında son derece zayıf olduğunu, gerçek bir yakınlık kuracak derinlikten nasıl uzak olduğunu, kırılmayı bilen biri olarak asıl güçlü tarafın kendisi olduğunu…
Açıkçası kitaba bayılmamamın sebeplerinin başında her iki karakteri de pek sevememiş olmam geliyor sanırım. İkisi de gayet inandırıcı karakterler, ona sözüm yok ama bir şekilde ilişkilenemedim ikisiyle de. Bir de yazarın çok kendinden emin konuşması, tespitlerini sürekli “çünkü bu böyledir” tavrıyla sunması, her şeyi sistemize / kategorize etmesi rahatsız edici ve zaman zaman aşırı geldi. Bir de birkaç ilişkisi olmuş bir insanın pekala bileceği şeyleri sanki çok ufuk açıcı bir perspektif sunuyormuş gibi anlatması da aynı şekilde hoşuma gitmedi. Belki 10 sene önce okusam daha farklı hissederdim, bilemiyorum.
Ezcümle, biraz çerez buldum. Alain de Botton zaten biraz çerezdir hep ama bazen çok ufuk açıcı şeyler de söyler, çok sevdiğim kitapları var malum. Romantik Hareket’te de zaman zaman sevdiğim, düşündüren kısımlar olsa da, bu o çok sevdiğim kitaplarından biri olamadı maalesef.