Gündem nedeniyle herhangi bir şey okumakta ziyadesiyle zorlandığım bir dönemde Irmak Zileli’nin Şimdi Buradaydı’sı beni ele geçirdi resmen. Bu kadar odaklanamadığım bir zamanda nasıl bu kadar içine aldı bu kitap beni, şaşkınım. Epeydir bir yazar benimle böyle oyun oynamamıştı, açıkçası çok keyiflendim.
Yanlış olmasın, keyifli bir hikaye değil okuduğumuz. Bir psikiyatrı dinliyoruz; Birkan. Birkan, danışanlarından (o “hastam” diyor) biri olan Yankı’nın cinayet işleyeceğinden korkuyor, kitapta ilk öğrendiğimiz şey bu. Bu bilgiyle başlayıp geriye, çok geriye gidiyoruz ve Yankı’nın hikayesini dinliyoruz – terapistiyle paylaştığı kadarını elbette. Paylaşmadığı kısımlarıysa Birkan kafasında dolduruyor ve doldururken aslında danışanıyla ilgili olduğu kadar kendiyle ilgili de çok şey fâş ediyor. 12 Eylül’e ve öncesine dek uzanıyor öykü, o zamanlar birer çocuk olan bu iki adama memleketin nasıl benzer deneyimler yaşattığını öğreniyoruz okudukça.
Bundan ötesini anlatmam güç çünkü kitap neredeyse bir polisiye roman kadar katmanlı, sürprizli, merak uyandırıcı. Metinde ilerledikçe insanın heyecanı azalmadığı gibi artıyor da ve bence muazzam bir finalle bitiyor. Çok çok iyi kurgulanmış bir hikaye ama bundan ibaret değil: çok da iyi yazılmış bir roman bu. Birkan ve Yankı’nın birbirine karışan sesleri, terapi süreci ilerledikçe terapistin iç sesini gitgide daha yüksek duymaya başlamamız, başlangıçta son derece basit bir karakter gibi gözüken Yankı’nın her sayfada biraz daha karmaşıklaşması, yazarın bizi başta inandırdığı her şeyi yavaş yavaş yalanlaması, sürekli vites yükseltmesi… Bu kadar tek sesli bir romanda bu ritmi ve tempoyu tutturmak hiç kolay bir iş değil şüphesiz.
Son olarak Arzu’ya dair bir şey söylemek istiyorum, zira sanırım tüm kadınlar kendilerini Arzu’nun pozisyonunda bulmuştur hayatta. O sıkışmışlık ve çaresizlik duygusunun bu kadar tanıdık olması ne acı. Aslında sadece Arzu da değil, kitaptaki tüm kadın karakterlerin, her yere sinmiş erkek öfkesi ve bencilliğinden paylarını almış olmaları da yine memlekete dair çok şey söylüyor.
Ezcümle, çok sevdim. Dilinin biraz daha oyuncaklı olmasını isterdim sadece ama olsun o kadar.