Bu kadar sarsıcı bir metin için “parti” sözcüğünü kullanmak tuhaf olacak ama adını öyle koymuş bulunduk; bir Agota Kristof partisi çağrısı yapmak istiyorum; hadi, beraber okuyalım. Çünkü yani: Aman Allahım ya, ben ne okudum? Bu nasıl bir metindir, böyle yazabilmek nasıl bir kudrettir? Böyle bir metnin etkisinden nasıl çıkılır – yahut çıkılır mı?
Kusursuz, kusursuz bir kitap bu, bir şaheser. Macar yazar Agota Kristof’un aslında 3 ayrı kitap olarak yazdığı seriyi YKY tek kitapta toplamış, bence çok da iyi yapmış, kesinlikle arka arkaya okunmalılar çünkü.
İkinci Dünya Savaşı sırasında anneleri tarafından anneannelerine emanet edilen ikiz erkek kardeşlerin öyküsünü anlatan Büyük Defter ile başlıyor anlatı. Okuduğunuz her şey gerçek, okuduğunuz hiçbir şey gerçek değil. Her kitapta dil ve üslup baştan aşağı değişiyor, hikaye her defasında tepetaklak oluyor. Katman katman açılan kitapları hep çok sevdim ama böylesine hiç tanık olmamıştım. Değme polisiyelerde karşılaşamayacağınız ters köşeler var – yazar sanki yazdığı her cümleyle bir öncekini siliyor gibi.
Nazi işgali altındaki Macaristan’da yaşanan tüm dehşeti iliklerinde buz gibi hissettiriyor okura Kristof. İkizlerin pek çok şeyi tek bir kişi gibi deneyimledikleri fikrinden hareketle başlıyor anlatı ama kanmamalı; çünkü dedim ya, hepsi gerçek, hiçbiri değil.
Hafızaya ne kadar güvenebiliriz? Vahşetle karşılaşan beyin kendini korumak için ne tür mekanizmaları devreye sokabilir? Gerçek nerede biter, nerede başlar? Kimliği nasıl tanımlarız? Sürgün, göç, savaş… Bunların hafızaya ettikleri… Ne çok soru, ne çok bilinmez.
Macar edebiyatına dair de 1-2 cümle etmek istiyorum sanırım artık: Magda Szabo’da sevdiğim pek çok şeyi Agota Kristof’ta da buldum çünkü. O mesafeli, tekinsiz, buz gibi yazma biçimleri ve bu şekilde ürettikleri insanın derisinin altına işleyen metinler… Ne acayip. Nazi işgali ve sonrasındaki komünizm deneyiminin biçimlendirdiği bir şey midir bu, nedir bilmiyorum ama Macar edebiyatında kesinlikle çok nev-i şahsına münhasır bir şeyler var.
Ve şimdiden söyleyeyim: Ekim’de kitap kulübünde bu kitap konuşulur. Çünkü aksi düşünülemez. Lütfen okuyun. Olağanüstü.