Önemi Yok

4/5

“Olacak iş değil. Bir evi başka bir ev için terk etmek, biri öldürülmüş gibi üzücü.”

Üçlemesiyle kendisine vurulduğumuz Macar yazar Agota Kristof’un minicik öykü derlemesi Önemi Yok, 90 sayfalık hacminin çok ötesinde bir gücü olan bir kitap. Bu minicik kitabın içinde sahiden minicik öyküler var, kimisi tek sayfa, en uzunu 5-6 sayfalık metinler bunlar. Ama Kristof her zamanki gibi azıcık kelimeyle insana nüfuz etmeyi, kısa ve kesik cümleleriyle tekinsiz, huzursuz bir his yaratmayı başarıyor.

Takdir edersiniz ki hiçbiri neşeli değil bu öykülerin. Kristof’un zorlu hayatının izlerini görmek mümkün her birinde. Hayatın, siyasetin, göçlerin, çalışma koşullarının, terk edilmişliğin biçimlendirdiği zorlu hayatlar anlatıyor öyküler. Hafıza ve yalnızlık da, her zamanki gibi yazarın ana izlekleri.

Herhalde bu kitabı tanımlamak için en doğru sözcük “karanlık” olur. Kristof insan ruhunun karanlıklarına bakmayı sahiden müthiş beceriyor. Bu halleriyle de çok etkileyici olsalar da, bazı öykülerin biraz daha uzun olmasını arzu ederdim, potansiyelleri çok yüksek çünkü.

Şu alıntıyla bitireyim: “Kimse konuşmuyordu, sen de konuşmuyordum. Artık konuşmak istemiyordun, bir şey hatırlamak istiyordun yalnızca ama ne olduğunu bilmiyordun. Hatırlanacak bir şey yoktu. Hatıralarını, gençliğini, gücünü kuvvetini, hayatını – fabrika hepsini almıştı. Sana sadece yorgunluğu, kırk yıllık çalışma hayatının öldürücü yorgunluğunu bıraktı.”

Bu konuda daha fazla şey
Kütüphanemdeki diğer Ágota Kristóf kitapları
4.5/5
3.5/5